21 Mart 2009 Cumartesi

adaçayı 2

0 yorum
Name:  ZZZZZZZZZZZZZZZVBNUI90.jpg Views: 766 Size:  66.8 KB

Yüksük Adaçayı, Fingerhut Salbei, Salvia Sideritis L.
Çiçekli Adaçayı
Ege Adaçayı

Familyası: Ballıbabagillerden, Lippenblüttengewâchse, Lamiaceae (Labiatae)
Drugları: Yüksük Adaçayı otu;Salvia’e Sideritis Herba
Yüksük Adaçayının çayı içilir.
Midenizi rahatlatacak 16 bitki  1
Adaçayı doğal östrojen içerir ve bu özelliği ile menopoz döneminde ortaya çıkan ateş basması, terleme ve sıkıntılara yardımcıdır.

Botanik: Yüksük Adaçayının vatanı Türkiye olup, Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Bölgesinde yabani olarak yetişir. Boyu 1 m ye kadar uzanan bitki karşılıklı dallara ayrılır.Her dalın üst kısmında çiçek demetleri oluşur.Ortadaki ana dalda 15-25 çiçek ve yandaki dallarda 10-15 çiçek bulunur.Çiçekleri kavrayan iki kupa yaprağı bir çanak gibi durur.Yetiştirilmesi ve hasadı aynı şekildedir.Tadı güzel olduğundan Antalya ve civarında içilir, fakat fazla incelenmediğinden fazla bilgiye sahip değiliz.


Başlık : Geçmişten Günümüze Bir Şifa Kaynağı: ADAÇAYI Yazar : Yrd. Doç. Dr. Yunus DOĞAN Sayı : 3.Sayı (Temmuz - Eylül 2004) Konu : Botanik

Geçmişten günümüze birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ve bu yüzden “her derde deva bir bitki” olarak ünlenen adaçayı için herbalist Dr. E. Tyler: “Gün geçtikçe, insanlık tarafından bilinen her hastalık, adaçayı tarafından tedavi edilen hastalıkların listesine eklenecektir” demektedir. Gerçekten de bir fincan sıcak su içine bir veya iki kaşık kurutulmuş adaçayı yaprağı ilave ederek elde edilen hafif keskin ve hoş aromalı çay, midenizi sakinleştirecek veya muhtemelen diyabetinizi düzenleyecektir. Almanya’da yapılan bir araştırmada, aç karına içilen adaçayının şeker hastalarında kan şekerini düşürdüğü bulunmuştur. Adaçayını 10 dakika demleyin ve daha sonra süzün. Günde üç fincan adaçayı sağlığınız için yeterli olacaktır. Bu çayı gargara amacıyla da kulla-nabilirsiniz.

Son yapılan çalışmalarda adaçayı bitkisinin Alzheimer hastalığının tedavisine katkı sağlayabileceği yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Modern herba-list ve hekimler, adaçayının gaz giderici, kas gevşetici, terleme engelleyici, antiseptik, antiviral, su tutucu özelliklerini tespit etmişlerdir. Boğaz ağrısı, larenjit ve bademcik iltihabı, dişeti kanaması, diş yaraları, genel iltihap, baş dönmesi, depresyon, mide bulantısı gibi rahatsızlıklara karşı da kullanılabileceğini belirtmektedirler. Ayrıca bu bitkinin böcek ısırıklarına karşı da kullanabileceği belirtilmiştir.

Tedavi amacıyla kullanılan diğer bitkilerden farklı olarak adaçayında bulunan aromatik yağ, terlemeyi azaltır ve ona dezenfektan bir özellik kazandırır. Bitkinin uçucu yağları buhar makinesinde buharlaştırılırsa, hasta odalarının bu buhar ile dezenfekte edilebileceği bildirilmektedir. Laboratuvar çalışmalarında, adaçayı yağının Escherichia coli ve Salmonella türleri de dahil gram-negatif ve gram-pozitif bakterilere karşı kullanılabileceği, ayrıca Candida albicans gibi ipliksi mantarlar ve mayalara karşı etkili olduğu da tespit edilmiştir.

Adaçayı kökenli terleme önleyici bir ilaç Almanya’da piyasaya sürülmüş ve Amerikan Gıda ve Ilaç Idaresi tarafından aşırı terlemeye karşı kullanılmak üzere adaçayına onay verilmiştir. Adaçayı su tutma özelliği nedeniyle, geleneksel olarak tüberküloz hastalarının gece terlemelerine karşı da kullanılmaktadır.

Adaçayında bulunan güçlü antioksidanlar nedeniyle gösterdiği koruyucu özelliği sizi piknikte gıda zehirlenmesine karşı koruyabilir. Örneğin hambur-ger eti, hazır balık, makarna ve patates salatası gibi yiyeceklerle bolca alınabilir. Bu özelliği nedeniyledir ki Eski Yunan ve Romalılarca adaçayı eti korumak için kullanılmış ve Romalı bir tabiat bilimci olan Pliny, yılan ısırmaları ve bağırsak kurtlarına karşı adaçayını tavsiye etmiştir.

10. yüzyılda Arap hekimlerce ömrü uzattığına inanılan adaçayı, Haçlı seferlerinden sonra boy göstermeğe başladığı Avrupa’da mesane enfeksiyonları ve böbrek taşlarının tedavisi için tavsiye edilmiştir. 16. yüzyılda Hollandalıların Çin’e götürdüğü bu bitki, orada da unutkanlık, depresyon, sindirim rahatsızlıkları, akıl hastalıkları, adet şikayetleri ve emziren annelerin meme ucu iltihaplarının tedavisinde tavsiye edilmiştir. 16. yüzyılda yaşayan Ingiliz herbalist J. Gerard, hisleri ve zekayı güçlendirip sinirleri kuvvetlendirdiğini, felçli ve titremeli hastaların tedavisinde fayda sağladığını söylemiştir. Avrupa’dan Kuzey Amerika’ya da taşınan bitki orada da bitkisel tedavi yöntemlerini uygulayanlar tarafından unutkanlık, sara, kızamık, deniz tutması ve barsak kurtlarına karşı yaygın biçimde kullanılmıştır. Amerika’nın 19. yüzyıl hekimleri adaçayını öncelikle ateşin tedavisinde kullanmışlardır. Bunlar ayrıca adaçayının lapa şeklinde kullanıldığında eklem iltihaplanmalarına karşı iyi bir deva ve çay şeklinde de zührevi hastalıkları kontrol etmede değerli bir an-afrodizyak olduğunu belirtmişlerdir. 1920’li yılların sonuna doğru, A.B.D. deki tıbbi uygulamalarda adaçayı, boğaz ağrılarına karşı gargara, burkulma ve şişmelere karşı lapa olarak tavsiye edilmiştir. Hindistan’ın geleneksel Ayurvedik hekimleri Hindistan adaçayını benzer amaçlarla kullanmışlardır. Ayrıca bitkiyi hemoroit, bel soğukluğu, rahim iltihabı ve göz bozukluklarına karşı tavsiye etmişlerdir.

Adaçayı bitkisinin fark edilebilir düzeyde sahip olduğu östrojenik özellikler sayesinde menopoz dönemi gece terlemelerinin azaltılmasında, adet sancılarının azaltılmasında, adet düzensizliklerinin ve adet yokluğunun ortadan kaldırılmasında etkilidir. Kas gevşetici olarak rahim sancılarını rahatlatır. Süt salgılamasını azalttığı için bebeklerin sütten kesilmesi sürecinde kullanılabilir.

Adaçayı, içerdiği yüksek tanin nedeniyle büzücü bir özelliğe sahiptir ve çocuk ishallerinin tedavisinde kullanılabilir. Ihtiva ettiği rosmarinik asit, iltihap giderici etki gösterir. Antiseptik özelliğiyle de bağırsak enfeksiyonlarında etkilidir. Antispazmik özelliğiyle adaçayı düz kaslardaki gerilimi azaltır. Bu nedenle astım nöbetlerinde buhar banyoları olarak kullanılır ve hastanın rahatlamasını sağlar. Ayrıca fazla mukus sıvısının solunum yollarından uzaklaştırılmasına yardımcı olarak ikinci bir enfeksiyonu engeller.

Adaçayında bulunan uçucu yağlar, sindirim üzerinde uyarıcı ve gaz giderici özelliğe sahiptir. Içerdiği keskin bileşiklerle de mide salgılarının arttırılmasına, barsak hareketliliğine, safra salgısına, ve pankreas fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olur. Çoğu yemek baharatları gibi adaçayı da sindirim sistemi kasılmalarında kasların gevşemesine yardım ederek, antispazmik bir etki yapar. Bu özellik sindirim sistemi şikayetlerinin azaltılmasındaki geleneksel rolünü gösterir. Avrupa Komisyonu sindirim güçlüğü tedavisinde adaçayının kullanımını onaylamaktadır.

Adaçayının sağladığı rahatlatıcı etki nedeniyle sinirlilik, baş dönmesi ve heyecana karşı kullanılır ve zayıflamış sinir sitemini destekler. Kolinerjik nöronların tahribatı olarak bilinen Alzheimer hastalığına karşı adaçayı bitkisinin kolinerjik aktiviteleri düzenleyici etkilerinin olduğu da tespit edilmiştir.

Işte bütün bu harikulade özellikleri nedeniyle ta Ortaçağ dünyasında Italya’daki tıp okulunda öğrencilere: “Bahçesinde adaçayı yetiştiren adam niçin ölür?” denmiş ve bu görüş bir Ingiliz Ortaçağ atasözü haline dönüşmüştü:”Uzun yaşamak isteyen adam, Mayıs’ta adaçayı tüketmeli!”

Adaçayı Içerken Dikkat Edilmesi

Gereken Hususlar

Bütün bu faydalı özellikleriyle birlikte her uygulamada olduğu gibi adaçayını kullanırken de bazı noktalara dikkat etmek gerekir. Iki yaşın altındaki çocuklara verilmesi önerilmez. Daha büyük çocuklara ve 65 yaştan yaşlılara düşük miktarlarda verilir ve eğer gerekliyse yavaş yavaş arttırılır. Içerdiği yüksek seviyede toksik bir madde olan tujon çarpıntıya neden olabilir. Konsantre adaçayı yağı toksiktir ve içilmemelidir. Saf uçucu yağlar ve alkol özütleri, hamilelerde dahili kullanımlarda zararlı etkilere sahiptir ve emzikli bayanlar için tavsiye edilmemektedir. Uzun süreli adaçayı eriyiği ve uçucu yağlarının kullanımı epilepsi benzeri titremelere neden olabilir. Tıp literatüründe adaçayının içilmesiyle birlikte dudaklarda ve ağız içinde iltihaplanma olduğuna dair birkaç rapor mevcuttur.

ADAÇAYI’NIN KÜNYESI

Adı : Adaçayı, Bahçe adaçayı, Dişotu

Cins ve tür : Salvia officinalis L.

Familya : Lamiaceae (Labiatae)

Kullanılan kısımlar : Yaprakları veya düz tek yıllık sürgünleri, uçucu yağı

Adaçayına cins ismini veren Salvia kelimesi, iyileştirmek anlamına gelen Latince “Salvare” kelimesinden gelmektedir.Yapılan pek çok çalışmada bitkinin %1-2,5 arasında değişen oranlarda uçucu yağlara (alfa-humulen, alfa-pinen, beta-pinen, borneol, camphen, camfor, sineol, isothujon, limonen, manool, pinen, salven, sesquiterpenler ve tujon), saponinler, diterpen, flavonoidler, fenolik asitler, salviatanin, resin, östrojenik maddelere sahip olduğu tespit edilmiştir. Bunlardan tujon yüksek miktarda alındığında zehirlidir. Bu daha çok yağ şeklinde veya alkol ile birlikte alındığında problem oluştururken, çay şeklinde içilmesinde bir zararı yoktur. Salvia’nın fenolik asitlerinin özellikle Staphylococcus aureus’a karşı etkili olduğu bulunmuştur. Laboratuvar çalışmalarında, adaçayının bazı bakteri kökenli endikasyonlara karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. Adaçayı da bozulmayı yavaşlatıcı güçlü antioksidanlara sahiptir. Bitkinin uçucu yağında bulunan tujon, gargara amacıyla kullanıldığında antiseptik ve antibiyotik özelliğe sahiptir. Adaçayı boğaz enfeksiyonları, diş ve dişeti yaraları ve ağız ülserlerine karşı etkilidir ve barsak kurtlarını u-zaklaştırıcı bir özelliğe sahiptir. Başka bir çalışmada ise bitkinin antimutajenik özelliğinin varolduğu rapor edilmiştir.

Doğal ve Yetiştirme Özellikleri

Adaçayı, Balkanlar’da ve Akdeniz’de doğal olarak yetişmektedir. Ülkemizde Salvia cinsine ait 89 tür bulunur. Bunların yarısı endemik, yani Dünya üzerinde sadece bölgemizde yetişmektedir. Uzun saplardaki yaprakları bol yumuşak tüylerle kaplı, kadifemsi, oval, uçları sivri, soluk yeşil renklidir. Gövdenin ucunda sarmal şeklinde bir başak üzerinde bulunan mavi çiçekleri Haziran-Temmuz aylarında açmaktadır. Ortaçağdan bu yana Orta Avrupa’da bahçe ve saksı bitkisi olarak yetişti- rilmektedir. Adaçayı çeşitleri Akdeniz Havzasında ve Anadolu’da çok eskiden beri baharat olarak kullanılmaktadır. Sadece tıbbi özelliklerinin ve baharat olarak kullanılması değil, aynı zamanda güzel görünümü ve dekoratif özelliğinden dolayı bahçelerde yetiştirilmektedir. Güzel renkleri ve kokusu nedeniyle oldukça tercih edilen bir bitkidir. Kurak alanlar ve taşlı bölgelerde, kireçtaşı alanları ve çok az bir toprağa sahip kayalıklarda gelişebildiği görülmüştür. Bitki, güneşi iyi alan ve iyi drene olan kumlu topraklara ihtiyaç duyar. Adaçayı, tohumuyla üreyebildiği gibi çelikleme ile de kolayca üretilebilmektedir. Yaprakları yaş veya kuru olarak kullanılır. Olgun yapraklar, en fazla miktarda uçucu yağlara sahiptir ve kurutmak için en ideal olanıdır. Toplama işlemi çiçeklenmeden hemen önce veya Eylül’ün ikinci yarısında yapılır. Toplanan yapraklar kurutulması amacıyla gevşek şekilde demet yapılarak, iyi hava akımının olduğu serin ve karanlık bir yerde asılır. Bu işlem yaklaşık bir hafta sürer. Kurumuş yapraklar ağzı iyi kapalı ve fazla ışık almayacak şekilde kaplarda muhafaza edilir.

Kaynaklar

- Akhondzadeh S, Noroozian M, Mohammadi M, Ohadinia S, Jamshidi AH, Khani M (2003) Salvia officinalis extract in the treatment of patients with mild to moderate Alzheimer’s disease: a double blind, randomized and placebo-controlled trial. Journal of Clinical Pharmacy & Therapeutics 28, 1, 53-59.

- Baricevic D, Sosa S, Della Loggia R, Tubaro A, Simonovska B, Krasna A, Zupancic A (2001) Topical anti-inflammatory activity of Salvia officinalis L. leaves: the relevance of ursolic acid. Journal of Ethnopharmacology 75, 2-3,125-132.

- Başer KHC (2002) Aromatic biodiversity among the flowering plant taxa of Turkey. Pure Appl. Chem. 74, 4, 527-545.

- Blumenthal M, Goldberg A, Brinckmann J (2000) Herbal Medicine: Expanded Commission E Monographs. Integrative Medicine Communications, Newton, MA, 330-334.

- Castleman M (2002) The New Healing Herbs. New York: Bantam Books.

Adaçayı (Salvia Officinalis)

Ballıbabagillerden olan Adaçayı, Dişotu ve Meryemiye diye de tanınır. Akdeniz kıyılarının kır bitkisidir. Ülkemizde kışın sert geçmediği yörelerde, bahçelerde de tohumlardan üretilir. Hafif kireçli, kolay su geçiren,kuru toprakları sever. Tohumları Nisan ve Eylülde ekilir Şifası kenarları tırtırlı, buruşuk görülen, açık yeşil yapraklarındadır. Taen , uçucu yağ, acı madde ve B vitamini içermektedir.

İki çeşit adaçayı vardır.

Faydası : Adaçayı, tüm bedeni güçlendirir , kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde oldukça faydalıdır. Adaçayı sirkesiyle de, yatalak hastalar uzunca bir süre masaj yapılırsa rahatlatıcı ve canlandırıcı etkisinden faydalanılır.
Gece terlemelerinde lavanta ile kullanılır (Günde iki fincan). Mikroplu hastalıkların neden olduğu gece
terlemelerini keser. Kramp, omurilik rahatsızlıkları, beze hastalıkları ve organ titrekliklerinde başarı ile kullanılır. (Günde iki fincan çay) Kan temizleyici etkisi vardır. Karaciğer hastalıklarında faydalıdır, vücuttaki toksinleri atar, safrayı söker. Mide ve bağırsak gazlarını, bulantıyı giderir . Mide sularının düzenli çalışmasını sağlar. Hazmı kolaylaştırır , iştah açıcıdır, ülsere ve ishale iyi gelir, idrarı artırır. (Günde en fazla 3 kahve fincanı )Kansızlığın iyileşme döneminde içilir. Böbrek ve mesane taşlarını daha rahat düşürmek için 80 gr olan yarım avuç adaçayı 1litre suda haşlanır. Şeker ve küçük bir parça limonla çay gibi içilir. Adaçayı papatya ile içilirse daha etkili olur (Bir-iki bardak ,bal ilave edilir). Grip ve soğuk algınlığında ve bunlardan ileri gelen adale ağrılarında kullanılır .Antiseptiktir , ateşi düşürür ve vücudu dinlendirir. Bademcik iltihabı , boğaz hastalıklarında adaçayı özellikle önerilir. -Bir bardak sütün içine bir tatlı kaşığı adaçayı ufalanıp ilave edilir , beş dakika kaynatılıp demlenir.Bir tatlı kaşığı bal ilavesi ile sıcak içilir , gece içilirse rahat uyumayı sağlar,Terletir, ateşi düşürür, boğmacada en iyi formüldür.
Bademcik iltihapları için çiçeklerinden elde edilen mayi ile gargara daha etkili olur. 15gr adaçayı 1lt suda kaynatılarak sıcak olarak bol bol içilir. Adaçayı kaynatılarak içine biraz sirke ve bal eklenip gargara yapılır. Bu formül dişeti kanamalarında da daha etkilidir. Çay olarak demlenip bal ve sirke ilave edilerek içilir
Diş iltihaplanmalarında kanayan ve sallanan dişlerde ve diş eti çekilmesinde iyi gelir.Gargara yapılır
veya çaya pamuk batırılarak hasta bölgeye tampon uygulanır. Toz haline getirilen adaçayı yaprakları, diş temizliğinde kullanılır. Dişleri sağlamlaştırır, beyazlatır. Sinir yorgunluğu ve döl yatağı hastalıklarında da arasıra adaçayı oturma banyoları alınmalıdır. Depresyon ve el titremeleri için faydalıdır. Astım sıkıntılarını giderir. Adet düzensizliklerini ve sancılarını iyileştirir, rahim iltihaplarını giderir.

Şeker hastalığında, çay şekersiz içilir.Yaralar, iltihaplı yaralar ve çıbanlar (apseler) kaynatılmış adaçayının suyu ile pansuman edilebilir.Yapraklarından elde edilen Adaçayı tozu da kullanılabilir. Böcek sokmalarında, sokulan yere ufalanmış Adaçayı yaprağı uygulanır. Yaprakları ezilip merhem haline getirilerek sivrisinek, arı vs. sokmalarında sürülürse acıyı dindirir, kaşıntıyı önler. Ayrıca emziren annelerin çok fazla sütü aktığı taktirde bu merhem meme ucuna sürülürse, sütün aşırı akmasını önler. Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarında Adaçayı içmeleri faydalıdır. Adaçayı, Ihlamur ile beraber öksürük kesici, Nane ve Kekik ile kaynatılmış suyu mideyi düzenlemek için verilir. Adaçayı, koku değiştirici olarak, su ile kaynatılır ve çıkan buharın kokuyu alması sağlanır. Yemeklere, ızgaralara etlere, çorbalara ekilir. Saçların bakımında , saçların fazla yağını alıp deriyi temizler , ölü hücreleri yok eder. Saç derisini canlandırır , saç dökülmesini önler , derinlemesine temizlik sağlar. Adaçayının yağı papatya ile birlikte kullanılırsa daha faydalı olur.

Saçlar için besleyici ve etkili bir toniktir; 8 bardak kaynatılmış suya bir avuç Adaçayı konur,üstü kapalı beş dakika kaynatılır , 30 dakika demlenir , süzülür.Her banyodan sonra, saç dipleri bu tonik ile ovalanır durulanmaz , soğuk kullanılması daha etkilidir. Aynı zamanda papatya ve adaçayı içmeye devam edilir.
Adaçayı ezilerek elde edilen mayi ile masaj yapılan saçlar siyahlaşır ve gürleşir.

UYARI: Lüzumundan fazla kullanılırsa,(günde 3 kahve fincanından fazla) vücuda zarar verir,
zehirlenmelere sebep olur. Damakta şişmeler meydana gelir. Doktora başvurulmalıdır. Çocuklara az miktarda verilebilir.
KULLANIM BİÇİMLERİ:
Çay hazırlamak: Bir çay kaşığı bitki, çeyrek litre suda haşlanır ve demlenmesi için kısaca beklenir.
Adaçayı sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, boğazına kadar Yabani adaçayı ile doldurulur, Çiçeklerinin üstüne
çıkacak kadar Doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir yerde bekletilir.
Oturma banyosu: İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama
derecesine kadar ısıtılır ve banyo suyuna eklenir (genel bölümdeki, oturma banyosuna bak.

Detoksun vazgeçilmezi: Adaçayı
Detoksun vazgeçilmezi: Adaçayı

Güçlü antioksidan özelliğinin yanı sıra A, B ve C vitaminleri de içeren adaçayının özellikle dolaşım, sindirim sistemi ve hafıza üzerinde olumlu etkileri bulunuyor. Terleme, ağız yarası, boğaz ağrısı veya menopoz belirtilerini azaltıcı etkisi olduğu bilinen adaçayı, detoks (vücudu zararlı maddelerden arındırma) kürlerinin de vazgeçilmez bitkisi. Tüm bedeni güçlendirici etkisi olan adaçayı, canlandırıcı özelliğiyle hastalık sonrası dermansız kalanlara güç katıyor. Rahatlatıcı etkisi de bilinen adaçayı, özellikle yoğun geçen bir günün sonunda enerji katıyor.x

Adaçayının faydaları

Adaçayının faydaları saymakla bitmiyor

Bir çok hastalığın önlenmesinde ve tedavi sürecinde iyi gelen adaçayı, doktor tavsiyesi ve önerilerine göre kullanıldığı zaman iyi sonuçlar elde edilmektedir.

Adaçayı (Salvia officinalis), dişotu ve meryemiye isimleri ile de tanınmaktadır. 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişli, karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayar.

Adaçayı, çok eski çağlardan beri şifalı bir bitki olarak kullanılıyor. 13. asırda "Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye" denilerek şifaları açıklanmaya çalışılan adaçayı, sık sık içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlükler için de çok faydalı olduğu bilinir.

Gece terlemeleri ve aşırı terlemeler için, lavanta çiçeğinden başka yardımcı olabilen tek bitki olarak gösterilmektedir.

Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarı ilr kullanılabilmektedir.

Kramplar, omurilik rahatsızlıkları, beze hastalıkları ve organ titreklikleri için kullanılabilir.

Adaçayı karaciğer için çok olumlu etkiler oluşturur, oluşan tüm rahatsızlıkları giderir, gazları yok eder.

Adaçayının kan temizleyici etkisi vardır , solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açar.

Adaçayı, mideyi ve bağırsakları rahatlatarak gazların dışkılanmasını sağlar.

Kramp çözücü etkisi ile, ishalde çok rahatlatıcı etki gösterir

Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanabilir.

Adaçayı dıştan uygulandığı zaman (çalkalama ve gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında ya da ülserlerinde özellikle öneriliyor.

Adaçayı, sallanan dişler için, dişeti çekilmelerinde ve kanamalarında da kullanılabilmektedir

Bitki çayına batırılan pamuk ile hasta bölgelere uygulanır.

Sinirli ve yorgun olan kişilere arada sırada adaçayı oturma banyoları tavsiye edilmektedir.

Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilebilir.

Adaçayının aşırı kullanımı ile kan basıncı (tansiyon) yükselebilir.


ADAÇAYI


Latince ismi : Salvia officinalis


Bilimsel sınıflandırma

Alem:

Plantae

Şube:

Magnoliophyta

Sınıf:

Magnoliopsida

Takım:

Lamiales

Familya:

Lamiaceae

Cins:

Salvia

Büyük boy görmek için resme tıklayınız

Ada çayı (Salvia), Diş otu veya Meryemiye olarak da bilinir, ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından Salvia cinsini oluşturan kokulu bitkilere verilen ad. Bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de çokça yetişir. Tüylü ve beyazımsı bir renkte olan yapraklarının kurusu çay gibi haşlanarak içildiği gibi, et yemeklerine koku ve lezzet vermek için de kullanılır. Özellikle karaciğer, ördek, kaz, tavuk ve av hayvanlannın kızartmalannda çok hoş bir koku ve tat verdiği için kullanılir. Avrupa ülkelerinin mutfaklannda kızarmış patateslerin, hamurlara koyulan yağların kokulandınlmasında, salamuralarda, etlerin dinlendirilmesinde çok kullanılır.

Adaçayı 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe ada çayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir. Bir başka tür olan çayır ada çayı (Salvia pratensis), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir. Çayır ada çayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu ada çayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından tıbbi (bahçe) adaçayına benzemektedir.

Toplama/Kurutma

Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır

Bileşim

Eterli uçucu yağlar, %30 Thujon, %5 Cineol, Linalol, Borneol, Salven, Pinen ve kafur; tanenler, triterpenoitler, flavonlar; Östojen benzeri maddeler; reçineli bileşikler içerir.

Tarihçe

Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalkamayan kişilere rahatlatıcı ve canlandırıcı anlamda sürülerek, masaj yapılır. Yapraklar daha çiçeklenme başlamadan, mayıs ve haziranda toplanır. Bitki kuru ve güneşli günler boyunca, eterli yağlar oluşturduktan sonra, yapraklar öğlen güneşinde toplanır ve gölgede kurutulur. Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!"

Adaçayının eski çağlarda da ne büyük bir övgü ile anıldığını, çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.

Faydası

Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Pek çok doktorun, ada çayının değerli özelliklerini artık iyice tanımış olduklarını biliyoruz (Referans1: M.Treben). Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir. Ada çayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır. Ada çayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Ada çayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir. Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi. Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar. Ada çayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada ada çayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır.

Adaçayı, aynı zamanda şişkinlik, ishal ve bağırsak iltihabı rahatsızlıklarında alınır. Çalkalama/gargara yaparak dişeti kanamaları için kullanılır. Haricen uygulandığında, hasar ve yaraları hafifletir, cilt yangılarını tedavi eder. Asya’da bu ilaç kanlı idrar, kanlı balgam, hemorrhoidler için düşünülmüştü. Ve homeopatik (* romatoloji : homeopatik tıp; özel yöntemlerle hazırlanan doğal ürünlerin çoğu kez az miktarlarda alındığında sağlığı düzelteceği inancına dayanan alternatif tedavi yaklaşımı. Bir madde, yüksek dozlarda bir hastalığın semptomlarını oluşturuyor ise, çok küçük dozlarda o hastalığı tedavi edebilir inancına dayanmaktadır. Madde her ne kadar seyreltilir ise, o kadar etkili olabilir. Uygulayanlar, küçük dozlarda hazırlanan bitkisel madde veya minerallerin savunma sistemini uyararak etkili olduklarını düşünmektedirler.) pratisyen hekimler anne sütünün taşma olaylarını nizama sokmak için adaçayı kullanırlar. Adaçayı, tüm bu problemlere yararlı olmasına rağmen, henüz doğrulanmamıştır.

Aynı zamanda da araştırmacılar adaçayının Tip II, insüline bağımlı olmayan şeker hastalarının( *Endokrinoloji : Tip II DM. İnsülin eksikliği veya insüline doku düzeyinde direnç oluşumu söz konusudur. Tüm DM’li hastaların %90’ı bu gruba girer. Genellikle erişkin yaşlarda görülür. Tedavide oral antidiyabetik ilaçlar ya da insülin kullanılır) tedavisi için adaçayının çok önemli bir yeri olduğunu tahkik ettiler. Yapılan bir çalışmanın göstermiş olduğu pozitif sonuçlar, belgelenmesinin gerekli olduğunu ortaya koydu.

Adaçayı nedir; ne sağlar?

Amerika Birleşik Devletleri’nde, adaçayı yemekleri lezzetlendirmek için bir baharat olarak değerlendirilir. Adaçayı’nın yurt dışındaki tıbbi kullanımı çok uzun bir tarihe dayanır.Adaçayı, cinsel yolla bulaşan hastalıkları(* Cinsel ilişki veya kontaminasyon sonucu virüsler (HPV), protozoalar (trtikomonaslar), bakteriler (treponema pallidum, gonokoklar, klamidya) ve ektoparazitlerle (scabies sarcoptei) ile geçen sifiliz, AIDS, uyuz, şankroid, üretrit, prostat benzeri hastalıkları ifade etmektedir) sağlığa kavuşturur, böcek ısırığı için iyi gelir ve hala Avrupa’da boğaz ağrıları için gargara yapılarak kullanılmaktadır. Antibakteriyel nitelikleri vardır, virüs ve mantar gelişimine engel olur. Gerginliği, burukluğu geçirir; terlemeyi ve diğer salgıları azaltır.

Bu bitkinin ezilmiş hali, kurutulmuş yaprakları, adaçayı çiçekleri yağının çıkarılması, yaprakları ve tohumları da şifa vermesi bakımından çok önemlidir. Akdeniz Bölgesi yerlileri, tüm Avrupa ve Kuzey Amerika’da adaçayı yetiştirilmektedir.

Özel önlemler

Küçük bir tehlike olmasına rağmen, adaçayı dozajın üzerinde kullanılınca aynı etkileri sağlamayabilir. Bu durumlarda yan etkileri oluşabilir.

Olası ilaç etkileşimleri

Hiçbir etkileşimi olmadığı bildirilmiştir.

Özel bilgi: Eğer hamileyseniz ya da emdiriyorsanız

Hamilelik süresince bu ilacı almayın.

Nasıl hazırlanır?

İlacın toz halinde yapılmış ve bronşit için kullanımı açısından 1.66 ons toz halindeki ilaç 2.66 ons bal ile karıştırılır. (1 ons 28.3 gramdır.)

Gargara ve çalkalamak için hazırlanışı 2.5gram adaçayı (ya da 2-3 damla adaçayı yağı) 3 ons su ile karıştırılır. Ya da başka bir seçenek olarak, 5 gram (1 çay kaşığı dolusu) bu alkollü esansı bir bardak suyun içerisinde kullanın. Aynı zamanda sulandırılmamış alkollü esans iltihaplı mukoza zarına (sümük dokuya) hemen etkisini gösterir.

Türüne özgü dozajı

Günlük normal dozajı:

Kurutulmuş adaçayı : 4 – 6 gram arası (1 çay kaşığı dolusu)

Adaçayının zaruri yağı : 2 – 6 damla arası

Adaçayı ruhu (alkollü esansı) : 2.5 – 7.5 gram arası (1 çay kaşığı dolusunun yarısı “1½ “) Sıvı halde adaçayı esansı : 1.5 – 3 gram arası (1 çay kaşığı dolusunun yarısı – çeyreği arası) Adaçayı balı : sabahları ve yatmadan önce 1 çay kaşığı dolusu

Toz halinde adaçayı : aşırı terlemeler için her yemekten önce 1 kapsül

Işık ve rutubetten saklanarak biriktirilmelidir.

Adaçayı uçucu yağı ve faydaları:
Adaçayı uçucu yağı, adaçayı yapraklarının su buharı distilasyonu ile elde edilir.
Yaş yapraklarda %1 ve kuru yapraklarda %2-3 oranında uçucu yağ bulunur.

Bu uçucu yağ (Adaçayı esansı): yara iyileşmesinde, cildin gerilmesinde, regl sancılarında, streste, baş ağrılarında, yorgunlukta, bronşit ve astımda etkilidir. Antiseptik özelliğe sahip olduğu için cilt temizliği, bakımı ve problemlerinde kullanılır.

Dozajın üzerine çıkılırsa

Dozajın çok üzerinde alkollü esansı ya da zaruri yağından çok fazlasını almanız dolaşımınıza ani zarar verebilir.

Dozajı aşmanız durumundaki belirtiler: hararet, sıcaklık hissi oluşur, kalp atışı hızlanır ve baş dönmesi olur. Bir dozaj aşımına dair şüphe durumlarında, derhal tıbbi yardım alınız.



Bilim adamları alzheimer için aranan ilacı mutfakta buldu. Adaçayının alzheimer sendromlarından unutkanlığa karşı etkili olduğu açıklandı.

Şifalı bitkilerle ilgili en eski metinleri inceleyen Britanyalı bilim adamları, adaçayının hafıza üzerinde etkili olduğu sonucuna vardı. Britanya'nın New Castle ve Northumbria Üniversitelerinde yürütülen araştırma için 44 denek seçildi. Deneklerin bir kısmına adaçayı yağı, bir kısmınaysa etkisiz maddeler içeren tabletler verildi. Daha sonra yapılan kelime hatırlama testlerinde adaçayı tableti alanların çok daha başarılı olduğu görüldü.
Araştırma ekibinden Nicola Tildsey, "Bu çalışma, yüzyıllar önce şifalı bitkilerle uğraşanların çalışmalarının ne kadar değerli olduğunu ve bazı hastalıklar için onların söylediklerinin ciddi biçimde ele alınması gerektiğini ortaya koydu" dedi.
Adaçayının alzheimer üzerindeki etkileriyle ilgili daha geniş kapsamlı bir araştırma başlatan ekibe ilham verenlerin arasında John Gerard'ın 1597 tarihli kitabı da vardı. Gerard, adaçayının hafızayı güçlendirip, kafayı çalıştırdığını söylüyordu.
Araştırma, İngiliz Şifalı Bitkiler Araştırma Merkezi'nin (MPRC) daha önceki bulgularıyla da uyumlu. MPRC'nin araştırmasında, adaçayının, alzheimer nedeniyle azalan bir beyin kimyasalını koruduğu görülmüştü. Ortalama ömrün artmasıyla yaygınlaşan alzheimer, ilaç endüstrisinin en aktif olduğu alanlardan. Adaçayının antioksidan ve iltihapları giderici özellikleri de bilimsel araştırma konusu.



Ada Çayı PDF Yazdır e-Posta

Adaçayı (Salvia officinalis), dişotu ve meryemiye adları ile de tanınır. 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe adaçayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir. Bir başka cins olan çayır adaçayı (Salvia pratensis -Salvia tribola), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir. Çayır Adaçayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu adaçayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından tıbbi (bahçe) adaçayına benzemektedir. Fakat burada tanıtmaya çalışacağımız bahçe adaçayı (tıbbi adaçayı) ise, şifalılık bakımından daha etkilidir.

Toplama/Kurutma: Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır.

Bileşim: Eterli uçucu yağlar, %30 Thujon, %5 Cineol, Linalol, Borneol, Salven, Pinen ve kafur; tanenler, triterpenoitler, flavonlar; Östojen benzeri maddeler; reçineli bileşikler içerir.

Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalkamayan kişilere rahatlatıcı ve canlandırıcı anlamda sürülerek, masaj yapılır. Yapraklar daha çiçeklenme başlamadan, mayıs ve haziranda toplanır. Bitki kuru ve güneşli günler boyunca, eterli yağlar oluşturduktan sonra, yapraklar öğlen güneşinde toplanır ve gölgede kurutulur. Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!"

Adaçayının eski çağlarda da ne büyük bir övgü ile anıldığını, çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.

Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Pek çok doktorun, adaçayının değerli özelliklerini artık iyice tanımış olduklarını biliyoruz (Referans1: M.Treben). Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir. Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır. Adaçayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Adaçayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir. Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi. Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar. Adaçayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada adaçayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır. Şifalı bitki olarak kullanılmasının yanı sıra, adaçayının çok değerli bir baharat olduğunu ve böylece mutfaklara girdiğini de unutmamak gerekir.

UYARILAR:

Adaçayının aşırı kullanımında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir. Dölyatağı (Rahim) kaslarını uyardığı için, gebelik sürecinde kullanılmaz. Annelerin süt üretimini durdurur. Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen başka bir yan etkisi yoktur.

Kullanım Biçimleri:

Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.

Çalkalama/Gargara: 2-3 tatlı kaşığı kurutlmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.

Tentür Kullanımı: Günde 3 kere, 15-20 damla kadar D2 inceltisindeki tentür, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanılabildiği her yerde tentür de kullanılabilir.

Karışımlar: Gargaralarda ve çalkalamalarda kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılır.

Adaçayı Sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, çayır adaçayı çiçeği ile doldurulur, çiçeklerin üstüne çıkacak kadar doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir ve süzülür.

Oturma banyosu: İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.

EGE ÜNİVERSİTESİ TARIMSAL UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Teknik Bülten



E.Ü. Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü


Giriş

Avrupa’da tıbbi kullanımı resmen kabul edilmiş olan adaçayı, Türkçe Tıbbi adaçayı olarak isimlendirilen Salvia officinalis L. bitkisidir. Butür, Türkiye’de doğal olarak yayılış göstermemektedir. Ülkemizde yetişen adaçayı türleri içerisinde en fazla toplanan ve hem iç tüketimde kullanılıp, hem de ihraç edileni ise; Anadolu adaçayı’ da denilen Salvia fruticosa Mill. türüdür.

Salvia officinalis L. (Tıbbi adaçayı)

Labiatae familyasına dahil olan ve uçucu yağ içeren adaçayı türleri (Salvia spp.) özellikle Akdeniz Bölgesi’nde yaygın durumdadır. Bu cinse dahil olan Salvia officinalis L. (Tıbbi adaçayı) Avrupa’nın güney ve orta kısımları ile Batı Balkanlar’da özellikle Dalmaçya ve Makedonya’da yabani olarak bulunmaktadır. Bu tür Türkiye’de yabani olarak yayılış göstermemektedir. Ancak nadiren park ve bazı bahçelerde yetiştirilmektedir. Son yıllarda Ülkemizde, bazı özel firmalar tarafından tarımına başlanmıştır.

Bu türün özellikle Almanya, Güney Fransa, Macaristan, Rusya ve Amerika’da kültürü yapılmaktadır. Adaçayı çok yıllık, genel olarak 50cm, nadiren de 100cm boyunda, çalımsı basit yapraklı, genellikle morumsu mavi çiçekli bir bitkidir. Hegi’ye göre Salvia officinalis’in birbirinden oldukça farklı en az 3 alt türü vardır.

Bunlar:
S. officinalis spp. minor (GMELIN) GAMS

S. officinalis spp. major (GARSAULT) GAMS

S. officinalis spp. lavandulifolia (VAHL) GAMS’dır.

Drog olarak bitkinin yaprakları (Folia Salviae) kullanılmaktadır. Adaçayı yapraklarının en önemli maddesi uçucu yağı (Oleum Salviae)’dır. Bunun yanında tanen ve acı madde de taşımaktadır.

Yapraklarda uçucu yağ oranı %1-2,5 arasında değişir. Kodekslerde bu oranın en az %1,5 olması istenir. Uçucu yağın bileşimi incelendiğinde esas maddenin α-β Thujon (%35-60) olduğu bunun yanında 1,8-Cineol, Borneol, Campher ve Bornylacetat içerdiği görülmektedir.
Tıbbi adaçayı, ilk çağlardan beri yararlanılan bir tıbbi bitki olup; gıda, eczacılık, parfümeri ve kozmetikte kullanılmaktadır.

Salvia fruticosa Mill. (Anadolu adaçayı)

Türkiye florasında Salvia genusuna ait 87 tür doğal yayılış göstermektedir. Ülkemizde Salviafruticosa Mill. (Anadolu adaçayı) bitkisi Salvia genusunun en önemli türlerinden biridir. Salvia triloba L.’nin sinonimi Salvia fruticosa Mill. olarak tanımlanmaktadır. Salvia fruticosa Mill.’in anavatanı Akdeniz Bölgesi, özellikle Batı ve Güney Anadolu ve Yunanistan olarak belirtilmektedir. Türkiye’de hem iç, hem de dış ticareti yapılan bir bitkidir. Her yıl önemli miktarda drog yaprak ihraç edilmektedir. Ülkemizde Anadolu adaçayı, elma çalpası gibi isimlerle anılmaktadır. Tıbbi adaçayının yerine Ülkemizde bu türün yaprakları (Folia Salviae trilobae) kullanılmaktadır.

Bitki 120cm yüksekliğe kadar erişebilen çalımsı görünüşte ve çok yıllık olup, dalları beyaz renkli tüylerle kaplıdır. Yapraklar saplı, grimsi yeşil renkli, esas yaprakların yanında bir veya iki tarafı az veya çok gelişmiş yan yaprakçık taşımaktadır.

Bitkinin yapraklarından su buharı distilasyonu ile, renksiz veya açık sarı renkli elma yağı (Oleum Salviae trilobae) adı verilen bir uçucu yağ elde edilmektedir. Bu yağın elma yağı olarak isimlendirilmesinin nedeni, bazı bitki dallarının ucunda 2-3cm çapında elmayı andıran yeşilimsi kahverengi mazıların bulunmasıdır.

Bitkinin yaprakları %1-3 oranında uçucu yağ taşımaktadır. Bornova lokasyonunda yetiştirdiğimiz bazı populasyonlara ait tek bitkilerde bu oran %5,5-6’ya kadar çıkmıştır. Alman kodeksinde bitkinin içerdiği en az uçucu yağ oranının %1,8 olduğu belirtilmektedir. Uçucu yağın başlıca bileşenleri, 1,8-Cineol (%40-65), Champer, Borneol, olup, bu türde Thujon (%5)oranı oldukça düşüktür.

Salvia officinalis L. uçucu yağının esas maddesi Thujon olmasına rağmen Salvia fruticosa Mill. uçucu yağının esas maddesini 1,8-Cineol oluşturmaktadır.

Bu bitki gaz söktürücü, midevi idrar artırıcı, balgam söktürücü olarak ve romatizmal ağrılarda kullanılmaktadır. Salvia fruticosa Mill. antimikrobiyal, antihipertensif, kan şekerini düşürücü ve spazmolitik etkisinden dolayı önemlidir.

Dünya’da Salvia fruticosa Mill.’in kültürü üzerinde ilk araştırmalar E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nde yapılmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar yayımlanmıştır. Ayrıca uzun yıllar diğer adaçayı türleri ile de değişik amaçlı kültür çalışmaları yürütülmüştür.

Kültürü
Bornova koşullarında yürütülen araştırmalarda, Tıbbi adaçayı (Salvia officinalis L.) ile Anadolu adaçayı (Salvia fruticosa Mill.) arasında yetiştirme tekniği açısından büyük farkın olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle her iki türün kültürü birlikte ele alınmış farklılıklar ise bitki ismi verilerek belirtilmiştir. Ancak özellikle Salvia triloba’nın soğuklara çok dayanıklı olmadığı ve her iki türün bitki habitusu bakımından farklı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

İklim ve Toprak İstekleri

Adaçayı sıcağı seven çok yıllık bir bitkidir. Kurak koşullara dayanıklı olmasına rağmen sulu koşullarda daha yüksek verim vermektedir. Özellikle genç gelişme devresinde yüksek oranda rutubete gereksinim duyar. Daha ileri büyüme devrelerinde kuraklığa dayanıklı bir bitkidir. Ege Bölgesi koşullarında kurak yaz dönemlerinde 3-4 defa sulanması uygundur.

Toprak istekleri bakımından özellikle kireçli, kumlu - tınlı toprakları tercih eder. Bornova koşullarında yürütülen denemelerde killi-tınlı ve tınlı bünyeye sahip besin maddelerince zengin topraklarda başarılı bir şekilde üretilebileceği belirlenmiştir.

Adaçayı, besin maddelerince zengin toprakları tercih ettiğinden ekim nöbetinde baklagillerden veya ahır gübresi ile gübrelenmiş bir çapa bitkisinden sonra gelmelidir.

Toprak Hazırlığı

Özenli toprak işlemenin bitki gelişmesi üzerine olumlu etkisi bulunduğundan, toprak ne kadar iyi işlenirse, su ve besin maddelerinden yararlanması o derece yüksek olacaktır.

Amaca uygun toprak işleme, direkt ve indirekt olarak toprak verimliliğini arttırmaktadır. Toprağın işlenmesi yani toprağın devrilmesi, karıştırılması ve kabartılması birinci derecede toprak işleme aletleri ile (pulluk, diskaro vb. ) yapılır. Daha sonra tohum ekiminden veya fide dikiminden önce ikinci derece toprak işleme aletleri ile tohum yatağı hazırlanır. Adaçayı tohumları fazla iri olmadığından tohum yatağının hazırlanmasına özen gösterilmeli, tarlanın tezekli olmaması, toprakla tohumun birbirine iyi temas etmesi sağlanmalıdır.

Üretim Tekniği

Adaçayı hem generatif hem de vejetatif olarak üreyebilen bir bitkidir. Bu özelliği nedeniyle özellikle ıslah çalışmalarında araştırıcılara geniş olanaklar sağlamaktadır. Vejetatif üretiminde, koltuk altı sürgünleri yada yaşlı bitkileri kısımlara ayırmak sureti ile üretim yapılabilir. Ancak geniş alanlarda tarlavari yetiştirmede vejetatif kısımlarla üretim hemen hemen hiç uygulanmaz. Zira çok fazla işgücü ve emek isteyen bir uygulamadır. Ekim zamanı bitki yetiştirmede en önemli faktörlerden biridir. Tohumla üretmede ekim zamanı İlkbahar veya Sonbahardır.

Ege bölgesi koşullarında en uygun ekim zamanı Sonbahar olarak belirlenmiştir. Bornova ekolojik koşullarında Salvia officinalis ile yapılan çalışmada, ekim sonbaharda yapıldığında ilk yıl iki biçim alınırken, ilkbaharda yapılan ekimlerde tek biçim alınmıştır. Ekim doğrudan doğruya tarlaya mibzerle yapılabileceği gibi, tohumların önce özel hazırlanmış fideliklere ekilmesi, buradan elde edilen fidelerin daha sonra tarlaya şaşırtılması şeklinde de uygulanabilir.

Burada yetiştiricinin doğrudan doğruya tarlaya ekim yöntemini mi yoksa şaşırtma yöntemi mi kullanacağına karar vermesi gerekir.

Direk tarlaya ekim mibzerle yapılmakta dekara 2,5 kg tohumluk kullanılmaktadır. Sıra arası mesafe 40cm olarak önerilmektedir. Ancak sıra arası mesafe ekolojik koşullar ve mekanizasyon durumuna göre değişmekte ve verimde önemli değişiklikler olmaktadır.

Bornova koşullarında yürütülen denemelerde 30cm sıra arası mesafede, 60cm sıra arası mesafesine göre daha yüksek verim elde edilmiştir.

Önce yastıklarda yetiştirilen fidelerin daha sonra tarlaya şaşırtılması şeklinde üretim tercih edilecekse 1 dekar alan için yaklaşık 0,2-0,3 kg tohumluk yeterli olmaktadır.
Fidelikler kekik fidesi yetiştirmek için kullanılan yastıklar gibi hazırlanır. Ege bölgesi koşullarında fideliğe en uygun ekim zamanı Kasım - Aralık aylarıdır. Özellikle tohum çimleninceye kadar tohumun bulunduğu topraklı kısmın kurumamasına özen gösterilmelidir. Fideliğin üzeri naylon vb. ile örtülmelidir. Güneşli havalarda zaman zaman naylon örtüyü açarak fideliği havalandırmak gerekir.

Yastıklar dikim zamanından yaklaşık 20-25 gün önce tamamen açılarak fideler dış hava koşullarına alıştırılır.
Fideler 10-15cm boyuna geldiğinde fidelikten sökülerek tarlaya şaşırtılır. En uygun dikim zamanı erken ilkbahardır.

Bakım

Bitkiler hava koşulları uygun olduğu takdirde ekimden yaklaşık 20 gün sonra toprak yüzeyine çıkarlar. Bitkiler 5-7cm büyüklüğe geldiğinde ilk çapa yapılır. İlk yıl bitki gelişmesi yavaş olduğundan çapalama işlemi birkaç defa tekrarlanır. İkinci çapada, adaçayı bitkilerinin kök boğazı doldurulur. Çapalama biraz derin yapılarak toprak her iki sıraya doğru çekilir ve bitki sıraları arasında karıklar oluşturulur. Çapa sayısı yabancı otların gelişme durumuna ve ekolojik koşullara göre değişir. Özellikle ilk yıl bitkiler daha az geliştiği için yabancı ot mücadelesi çok önemlidir. Daha sonraki yıllarda 3 yada 4 defa çapa gerekebilir. Çapalamada sıra arası mesafesi geniş olduğu zaman, traktörle çekilen çapa makineleri kullanılabilir. Son biçimden sonra iyi bir çapa yapılırsa tarla kışa yabancı otlardan arınmış olarak girer.

Adaçayı, vejetasyon süresince sulanmalıdır. Özellikle Anadolu adaçayı kurak aylarda da yaşamını devam ettirebilir. Ancak yüksek verim elde etmek için sulama yapılmalıdır. Böylece bitkinin vejetasyon dönemi birden fazla biçim yapılabilir. Sulama sayısı toprak ve iklim koşullarına bağlıdır. Sulama karık yada damla sulama şeklinde olabilir. Fide dikiminden hemen sonra eğer yağmur yağmazsa yağmurlama sulama olumlu sonuç vermektedir.

Adaçayı çok yıllık bir bitki olması, her yıl birden fazla biçim yapılması ve hasat edilen bitki aksamının çokluğu nedeniyle, topraktan kaldırdığı besin madde miktarı fazladır.

Tıbbi adaçayı ile Bornova koşullarında yapılan N’lu (Azotlu) gübre denemesinde, gübrelemenin verimi önemli ölçüde arttırdığı belirlenmiştir. Özellikle azotlu gübre iki defada uygulanmalıdır. Dekara atılacak toplam gübre ikiye bölünerek; birinci gübreyi ilkbaharda, ikinci gübreyi de ilk hasattan sonra vermek uygundur. Adaçayının kökeni Akdeniz Bölgesi olduğundan, genel olarak kuvvetli soğuklara karşı biraz hassastır. Bu nedenle, özellikle böyle yerlerde potasyum sülfatla gübrelenmelidir. Yine dikimde ve her yıl ilkbaharda fosforlu gübre uygulanmalıdır. Adaçayının fosforlu gübre gereksinimi fazla değildir.

Hasat

Adaçayı çok yıllık bir bitki olup her yıl birkaç kez biçim yapılabilir. İlk dikim yılında fideler tarlaya erken şaşırtılmış ise biçim yapılır. Kaliteli ürün elde etmek için biçim zamanı çok önemlidir. Genel olarak biçim çiçeklenme döneminde yapılmalıdır. Ancak özellikle ilk biçimden sonra çiçeklenme olmayabilir. Bu durumda üretici adaçayının biçim zamanına gelip gelmediğine karar vermelidir ve biçimi yapmalıdır. Biçim yüksekliği 5-10cm’dir. Biçim bağ bıçaklarıyla yapılabileceği gibi biçme makineleri ile de yapılabilir.

Kurutma

Hasat edilen bitkiler çok fazla su içerdiği için, yığın şeklinde bekletilirse kızışma sonucu kalitede önemli kayıplar meydana gelir. Be nedenle hasattan hemen sonra bitkiler kurutma yerine götürülerek serilmelidir. Kurutma doğal koşullarda yada, suni kurutma şeklinde yapılabilir. Doğal koşullarda kurutmada, biçilen adaçayları özel hazırlanan kurutma alanlarına yaklaşık 20cm kalınlığında serilir. Kurutulmak üzere serilen bitkilerin belirli aralıklarla alt üst edilerek kurumaları sağlanır. Yapay kurutmada ise sıcaklığın 35°C’yi geçmemesine özen gösterilmelidir. Biçim zamanına göre değişmekle birlikte, genellikle yaş bitkiden kuru bitki elde edilme oranı 4-5:1’dir.

Verim
Literatürde tıbbi adaçayının kuru herba veriminin 200-300 kg/da, kuru yaprak veriminin de 150-200 kg/da olduğu belirtilmektedir. Ancak Ege bölgesi koşullarında yürüttüğümüz araştırmalarda Salvia officinalis’te (Tıbbi adaçayı) ortalama kuru herba verimi dekara 275-600 kg, kuru yaprak verimi 200-450kg olarak belirlenmiştir. Koşullarımızda tıbbi adaçayı ile Anadolu adaçayı verimlerini karşılaştırdığımızda aralarında büyük fark bulunmadığı belirlenmiştir.

Tohumluk

Tıbbi adaçayı (Salvia officinalis L.) tarımı yapmak isteyen üretici gerekli tohumluk materyali özel tohum firmalarından sağlayabilir. Eğer Anadolu adaçayı (Salvia fruticosa) yetiştirecekse henüz bu bitkide tescilli ve ıslah edilmiş bir çeşit olmadığından üretim doğadan toplanan tohumlarla yapılmaktadır.

Öneriler

Adaçayı tarımında bitkilerin yetiştirileceği alanın fungal hastalıklarla bulaşık olması durumunda, özellikle Anadolu adaçayında büyük kayıplar meydana gelmektedir. Bu nedenle üreticilerin, bitki yetiştirilecek toprak fungal hastalıklarla bulaşık ise, çok dikkatli olmaları gerekmektedir.

Pazarlanması

Son yıllar ortalamasına göre, ülkemizde en fazla dış satımı yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler içerisinde adaçayı %3’lük bir pay ile 9. sırada yer almaktadır. İzmir’de birçok firma tarafından adaçayı ticareti yapılmaktadır. Hem yurt içinde tüketilen, hem de yurt dışına ihraç edilen adaçayı büyük oranda doğadan toplanmaktadır. Özel sektör tarafından üretimine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.


Elma Yağı (Acı Elma Yağı):

Anadolu adaçayı (Salvia triloba L.) türünün yapraklı ve çiçekli dallarından su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağdır. Ülkemizde özellikle Muğla ve Fethiye bölgelerinde elde edilmektedir. Sarımsı veya renksiz, özel kokulu ve yakıcı lezzetli bir sıvı olup %60 kadar sineol taşımaktadır. Gaz söktürücü, sindirim düzenleyici, ter kesici ve idrar arttırıcı özellikleri vardır. Dahilen küçük miktarlarda (günde 3-5 damla), 1 fincan suya damlatılarak içilir. Yüksek miktarlarda zararlıdır. Haricen yara iyi edici, antiseptik ve karın ağrısına veya gaz söktürmek için kullanılmaktadır.

Bu yağa "Elma Yağı" denmesinin nedeni, bu yağın elde edildiği Salvia triloba türünün bazı dalları üzerinde, küçük bir elmayı andıran, esmer-yeşil renkli mazıların bulunmasıdır. (Referans2: T.Baytop)

YASSAKMIŞ NİYEYSE???.
Bu kadar faydalı olan bir bitkiyi kullanmaya karar verdim. Yaklaşık 1 aydır elimden geldiğimce düzenli olarak kullanmaya çalışıyorum.

Tabii 2 bardağı aşmamak kaydıyla...

Aktardan aldığın için cinsini tam olarak bilmiyorum. Tıbbi olanı en iyisi elbette.

Ciddi ciddi faydalarını görmeye başladım. Gece terlemesini şu an için geçirmiş gibi. Ayrıca susuzluğa da çok iyi geliyor. Ben 1 bardak adaçayı içtikten sonra neredeyse 4-5 saat su içmiyorum. Oysa ben çok su içen birisiydim. Günde 5-6 litre su içerdim.

Bu nedenle yaklaşan Ramazan 'da orucu açtıktan sonra su içmeden adaçayı çayını içmek, yemekten sonra aşırı su içmemize engel olacağı için sağlığımıza önemli katkısı olacaktr.

Adaçayını evde kendim yetiştirmek istedim. Çünkü bakanlığın yasaklılar listesine girmiş. Bir şey yasaklandı ise kesin birşeylere faydalıdır ve büyük şirketlerin zararı vardır. İyice araştırdım. Sonra tohumlarını aramaya başladım. Nihayet Praktiker 'de buldum. 1 Hafta önce ektiğim tohumlar yeşermeye başladı. Resimleri ilerleyen zaman içinde sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Bilmem faydalı olur mu?

Aşağıdaki resim bugün sabah işe gelirken çekildi. Tohumların yeşerdiğini görmek insanı çok mutlu ediyor. İnşaAllah sağlıklı olarak büyütmek de kısmet olur...

Daha da bir zevk alarak içeceğinizden eminim.

Ben kendim faydalarını öğrendikten sonra bu tür bitkisel çayları daha bir keyif alarak ve ne içtiğimi ve bana nasıl bir fayda sağladığını bilerek içim rahat bir şekilde içiyorum.

Bir de kendim yetiştirip, kendi ürünümün çayını içersem ayrı bir zevk alacağımdan eminim.

Hem ayrıca Tıbbi olan Salvia Officinalis türünün ekimi ve ticareti yasaklanmış. Belki de şu an son tohumları piyasadan bulabiliriz. Yakında yerli piyasada ne kendisini ne de tohumunu bulabileceğimizi sanmıyorum. Maalesef faydalı olan herşeye yasak geliyor.

Öksürüğe karşı adaçayı!

Önümüzdeli günlerde havaların daha da soğuyacağı düşünülürse, ada çayına olan ihtiyacımız artacak gibi görünüyor.

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

Değerli okuyucu, kış mevsimine yavaş yavaş girmeye başladığımız şu günlerde okul çağındaki çocuklar sık sık farenjit veya bademcik iltihaplanması yaşamaktadırlar. Bademcik iltihabı veya farenjit şikâyetini yıllardır çeken birçok kişi tanıdım. Özellikle okul çağındaki çocuklar bademcik iltihaplanmasından dolayı günlerce yüksek ateşle yatmakta ve okullarından geri kalıyor. Bu durumlarda adaçayı ile yapılan gargara mükemmel bir yardımcıdır. Bademcik ve/veya boğaz iltihabının (farenjit) oluşumuna karşı da gerçek bir koruyucu ve önleyicidir. İlk günlerde gün boyu birkaç defa yapacağınız adaçayı gargarası sizi yeniden dünyaya gelmiş gibi hissettirir. Daha sonraki günlerde haftada birkaç defa bu gargarayı tekrarlamak sizi bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına karşı koruyacak.

Doğal bir antibiyotik

Latince adının ilk kelimesi olan “salvia” korumak, korunmak ve muhafaza etmek anlamına geliyor. Adaçayının içerdiği salvin, carnosol asiti ve cirsimaritin antibiyotik özelliği olan etkin maddelerdir. Özellikle salvin ve carnosol asidi, bakterilerde RNA sentezini etkileyerek çoğalmalarını ve rejenerasyonlarını engeller. Adaçayında bulunan önemli bir eterik yağda, içerdiği cineol’dür. Cineol, öksürüğü engelleyici bir maddedir. Kısaca, adaçayı hem doğal bir antibiyotik hem de doğal bir öksürük engelleyicidir.

Adaçayında bulunan doğal antibiyotik özellikli etkin maddeler suda çözünen maddelerdir. Suda çözünme özelliklerinden dolayı, alkolle tentürleri yapılmadan doğrudan sıcak suda demleyerek kullanma imkânı sağlar. Ağız gargaralarının çoğu bir miktar alkol kullanılarak hazırlanmak durumundadır. Çünkü, birçok bitkinin içerdiği doğal antibiyotik özelliği taşıyan etkin maddeler suda çözünmediklerinden, su ile hazırlanmaları durumunda etkili olamamaktadırlar. Adaçayının içerdiği doğal antibiyotik özellikli etkin maddeler suda çok kolay çözünme özelliği gösterdiklerinden, hem yetişkinler hem de çocuklar için, sıcak suda demleyip (kısık ateşte kaynatarak) gargara olarak hazırlanmasına imkân sağlar.

Dikkat

Farenjit ve bademcik problemi olanların sigara ve asitli içeceklerden (kola, soda, maden suyu gibi) özellikle uzak durmaları gerekir. Gargara uygularken bu tür içeceklerden uzak durulmasını öneririm. Bütün bunların paralelinde diş ve ağız temizliğine özen göstermek gerekir. Yemeklerden sonra mutlaka dişlerinizi fırçalayınız. Uygulamada belirtilen gargarayı mutlaka dişlerinizi fırçaladıktan sonra yapınız. Bu noktada, okul çağında çocukları olan anne ve babaların dikkatli olmaları gereken bir konuyu önemle vurgulamak istiyorum; Çocukluk döneminde boğaz iltihabı, boğaz ağrısı bazı ebeveynler tarafından pek fazla önemsenmeyen bir rahatsızlıktır. Basit bir durum gibi görünen boğaz iltihabının ciddi sonuçlar doğurabileceğini gözardı etmeyiniz. Mutlaka hekiminize danışınız.


BİLİYOR MUYDUNUZ?

Antik çağda ve sonraki yüzyıllarda sebze ve tahıl ekilen alanlara adaçayının yaprak ve sapları serpilirdi. Adaçayına parazitler, böcekler yaklaşamaz. O, bir parazit kovucudur (uzaklaştırıcıdır). Tarlalarda ekili mahsullerin aralarına serpilen adaçayının sap ve yaprakları zirai ilaç olarak kullanılmıştır.

GÜNÜN KÜRÜ

Bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına karşı da koruyucu
Yaklaşık bir su bardağı (150 ml) klorsuz suda dört-beş gram kurutulmuş adaçayı veya bir tatlı kaşığı taze adaçayı kısık ateşte on dakika demlenir. Günde iki-üç kez gargarası yapılır.
Bademcik veya boğaz iltihabı olanların sabah kalktıklarında ağız kokuları olabilmektedir. Koku dişlerin fırçalanmasından sonra biraz hafifler, kahvaltıdan sonra da tamamen kaybolur. Çünkü gece boyu oluşan iltihap sabah kahvaltısı yapılırken, besinler ile sürüklenerek taşınır. Gün boyu herhangi bir ağız kokusu da çekmezler.
Ancak, gece uykuya geçildiği zaman iltihap oluşumu tekrar başlar. Normalde adaçayı gargarasını hazırlayıp lavabodan eksik etmemeniz gerekir. Her gün ağız temizliğinin ardından bir defa adaçayı gargarasını yapmak ağızdaki bakterilere ve de ağız kokusuna karşı güçlü bir engelleyicidir. Hazırlanan bir bardak adaçayı gargarası 24 saat bozulmadan bekleyebilir.
Hamileliğin ilk üç ayı çok önemlidir. Hekiminize danışmadan ilaç ve tanımadığınız bitkisel tedavi yöntemlerini kullanmayınız. Memleketimizde bitkisel ilaçların yan tesirinin olmadığı genel olarak yaygın bir görüştür. Bu görüş doğru değildir. Bilmediğiniz ve tanımadığınız bitkileri kullanmadan önce mutlaka bu konunun uzmanı olan kişi veya kuruluşlardan bilgi alınız.
Adaçayı, memleketimizde son yıllarda sıkca tüketilmeye başlanmış bitkisel bir çaydır. Ancak hamileliğin ilk üç ayında adaçayının temkinli kullanılması gerekir. Eğer düşük tehlikesi söz konusu ise kesinlikle adaçayından uzak durulması gerekir. Çünkü, adaçayı yaprakları, düşük yapma riskini artıran dört tane madde içermektedir. Hamile olanların hekimlerine danışmadan, kendi başlarına ilaç almaları ve yine kendi başlarına bitkisel tedavi yöntemlerini seçmeleri yanlıştır.

Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız

http://saglik.milliyet.com.tr/Saglik...008&b=Oksuruge karsi adacayi&ver=05


Bilim adamları Alzheimer için aranan ilacı mutfakta buldu.


Adaçayının alzheimer sendromlarından unutkanlığa karşı etkili olduğu açıklandı.

Şifalı bitkilerle ilgili en eski metinleri inceleyen Britanyalı bilim adamları, adaçayının hafıza üzerinde etkili olduğu sonucuna vardı. Britanya'nın New Castle ve Northumbria Üniversitelerinde yürütülen araştırma için 44 denek seçildi. Deneklerin bir kısmına adaçayı yağı, bir kısmınaysa etkisiz maddeler içeren tabletler verildi. Daha sonra yapılan kelime hatırlama testlerinde adaçayı tableti alanların çok daha başarılı olduğu görüldü.

Araştırma ekibinden Nicola Tildsey, "Bu çalışma, yüzyıllar önce şifalı bitkilerle uğraşanların çalışmalarının ne kadar değerli olduğunu ve bazı hastalıklar için onların söylediklerinin ciddi biçimde ele alınması gerektiğini ortaya koydu" dedi. Adaçayının alzheimer üzerindeki etkileriyle ilgili daha geniş kapsamlı bir araştırma başlatan ekibe ilham verenlerin arasında John Gerard'ın 1597 tarihli kitabı da vardı.

Gerard, adaçayının hafızayı güçlendirip, kafayı çalıştırdığını söylüyordu. Araştırma, İngiliz Şifalı Bitkiler Araştırma Merkezi'nin (MPRC) daha önceki bulgularıyla da uyumlu. MPRC'nin araştırmasında, adaçayının, alzheimer nedeniyle azalan bir beyin kimyasalını koruduğu görülmüştü. Ortalama ömrün artmasıyla yaygınlaşan alzheimer, ilaç endüstrisinin en aktif olduğu alanlardan.

Adaçayının antioksidan ve iltihapları giderici özellikleri de bilimsel araştırma konusu.

Faydası
Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır.

Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Pek çok doktorun, ada çayının değerli özelliklerini artık iyice tanımış olduklarını biliyoruz (Referans1: M.Treben). Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir.

Ada çayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder.
Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır.
Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar.
Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır.
Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır.
Ada çayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir.

Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi.

Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar.

Ada çayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada ada çayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır.

http://www.alzheimerpostasi.com/Post.Aspx?l=1&id=22


BEMBEYAZ dişler için pahalı macunlara hiç gerek yok. Çünkü bitkiler dünyası dişlere bile şifa dağıtıyor. Bunun için bir aktara uğrayıp, adaçayı almanız yeterli. Bembeyaz dişlere sahip olmak istiyorsanız adaçayı yapraklarını ufalayın. Fırçayı suya, daha sonra da bu adaçayı yapraklarına batırıp dişlerini ovun. Bu uygulamayı gece yatmadan önce yapabilirsiniz. Düzenli olarak bu işlemi yaparsanız, kısa sürede beyaz dişlere kavuşabilirsiniz.

Adaçayı: Zihin yorgunluğu için en iyi çare

Adaçayı: Taze adaçayı yaprakları, ısırıklar ve sıyrıklar üzerine doğrudan uygulanabilir. Adaçayını kaynatarak değil, kaynar suya daldırarak çay yapın. Adaçayı, aşırı terlemesi olanlara iyi gelir. Menopoza geçiş döneminde estrojen gibi etki ederek menopoz belirtilerini (ateş basması, terleme gibi) hafifletir. Doğum kontrolü uygulayan ve emziren kadınların adaçayı kullanması sakıncalıdır: Gebe kalmayı kolaylaştırır, anne sütünü azaltır. Gebe kalma problemi olan kadınların adaçayını tercih etmeleri gerekir. Adet dönemi öncesi ağrıları olanlar için de adaçayı önerilir.


Adaçayı

(Salvia Officinalis)

adaçayı Adaçayı ballıbabagillerdendir, ülkemizde dişotu ve meryemiye adlarıyla da bilinir.30-70 cm boyunda olan bitkinin yaprakları açık gri-yeşildir.Çiçekleri mavi,beyaz veya menekşe renklidir.Haziran ve Temmuz ayları boyunca çiçeklenir.

Güneydoğu Avrupa'da yetişmektedir ve Avrupa mutfaklarında baharat olarak kullanılmaktadır.Bitkisel tedavide kullanılacak yaprakları mayıs ayında çiçeklenmeden önce toplanır,tüm bitki ise çiçeklenmeden hemen sonra Ağustos ayında toplanır.

Aktif Maddeleri

Adaçayının en önemli aktif maddeleri cineol,boneol alfa ve beta-thujone yağlarıdır.Yaprakları tannic asit(%3-8),resin(%5-6),oleic,ursonik, ve ursolik asit,az miktarda da cornsole ve cornsolik asit,fumaric, chlorogenic, caffeic and nicotinic acitler,nicotinamide, flavones, flavone glycosides, and estrogenic maddeler içerir.

Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!"

Mavi-mor çiçekleri güzel bir koku yayar ve gargara veya adaçayı sirkesi yapmak için toplanır.Adaçayı sirkesi avuç dolusu çiçeğin elma sirkesine yatırılmasıyla elde edilir.Hastalıklarda masaj için kullanılır.

Yaprakları çiçekleri açmadan ,volatile yağlarının doruk seviyede olduğu gün ortasında toplanır ve gölgede kurutulur.

Adaçayının İngilizcesi olan sage kelimesi Latince şifalı özellikleri nedeniyle korumak manasına gelen salvare kelimesinden türemiştir.

Hristiyan kaynaklarında eski zamanlarda adaçayına ne kadar önem verildiğini gösteren şöyle bir hikaye vardır:

Hz Meryem Hz İsa'nın öldürülmesi emrini veren Kral Herod'dan kaçarken bitkilerden kendisini saklamalarını istemiş hepsi reddetmişler sadece adaçayı kabul etmiş.Kralın adamları onları görmeden geçip gittikten sonra Hz Meryem adaçayına "bundan sonra sonsuza kadar insan oğlunun en favori çiçeği sen olacaksın sana insanoğlunun bütün hastalıklarını iyileştirme gücü verilecek bu yaptığın karşılığında" demiş.

Adaçayı düzenli içilirse vücudu kuvvetlendirir,felci önler,uyku felcine(karabasan) iyi gelir.

Adaçayı lavanta gibi gece terlemelerini önler.

Kramp,omurilik sorunları,vücut bezleri hastalıkları,kol ve bacak titremeleri için kullanılmaktadır.Bu hastalıklar için gün boyu 2 bardak çay yudumlanarak içilir.

Bu çay karaciğer şikayetlerinde,mide ve bağırsak gazlarında ve bozuk karaciğerden kaynaklanan tüm rahatsızlıklarda kullanılır.

Adaçayı kanı temizler,balgam söktürür,iştah açar,bağırsakları çalıştırır ishali keser.

Böcek sokmalarında yapraklar ezilerek yaraya uygulanır.

Ağız ve boğaz ülserlerinde,diş eti iltihaplarında,bademcik iltihaplarında,gırtlak sorunlarında kullanılır.

Pek çok çocuk ve yetişkin eğer zamanında adaçayı kullansalardı bademcik ameliyatı olmalarına gerek kalmayacaktı.Vücudun bekçileri olan bademcikler olmayınca toksik maddeler direk böbreklere gider.

Sallanan,kanayan dişler ile dişeti yara ve çekilmeleri için Adaçayı dekoksiyonu ile yapılan gargaralar faydalıdır.Adaçayı çayına batırılan bir parça pamuk hasta bölgeye uygulanabilir.

Sinirleri zayıf insanlar ve karın bölgesinde rahatsızlığı olan kadınlar adaçayı oturma banyoları almalıdırlar.

Tıbbi olmasının yanısıra adaçayı mutfakta da kullanılır.Sadece kokusundan dolayı değil,terbiye etmek için de etlere konur.

Kullanımı

Çayı: Çeyrek litre(1 su bardağı)kaynar su ile1 tepeleme çay kaşığı adaçayı 3 dakika demlenir.
Adaçayı Sirkesi: Adaçayı çiçekleri bir şişeye doldurulur ve üzerlerini örtecek kadar elma sirkesi konur.Şişe iyice kapatılır,sıcak veya güneşli bir yerde 14 gün boyunca bekletilir.
Oturma Banyosu: 2 avuç dolusu adaçayı geceden soğuk suya konur ertesi gün kaynama noktasına kadar ısıtılır ve banyo suyuna eklenir.

Kaynak:http://www.mariatrebenherbs.com/

  • Adaçayı bakliyatların böceklenmesini önlüyor. Bunun için bakliyat torbasına ya da kavanozuna birkaç dal adaçayı koymanız gerekiyor.
  • Adaçayı yağı burnun kenarına sürüldüğünde burun tıkanıklığını açıyor.
  • Akdeniz mutfağında bol bol kullanılıyor.
Türkiye de 83 tür adaçayı yetişmektedir ve bunlardan sadece şifalı adaçayı (Salvia o.) şifa maksadıyla kullanılabilir ve bu bitki yazın en hararetli aylarında dahi harareti düşürür.

Salvia triloba(Adaçayı)
Adaçayı, Dağelması çayı




Yayılışı: Akdeniz ülkelerinde doğal olarak yetişen bitki, Türkiye’de özellikle Akdeniz ve Ege sahillerinde yaygındır ve her yıl doğadan toplanarak Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Türkiye’de 86 Salvia türü (90 takson) doğal olarak yetişmektedir ve bunlardan 40 tanesi endemiktir. Türkiye’de adaçayı olarak diğer Salvia türleri ile Sideritis türleri de kullanılmaktadır.
Kullanılan kısımları: Yaprakları (Salviae trilobae folium), topraküstü kısımları (Salviae trilobae herba), ve su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağ (Salviae trilobae aetheroleum).
Etken bileşikleri: Yapraklar, %2-3 uçucu yağ, %5 rosmarinik asit, tanen bileşikleri, flavonlar (salvigenin luteolin, hispidulin) ile karnosol (=pikrosalvin) gibi diterpenlerve ursolik asit ve benzeri triterpenler içerir. Uçucu yağ, % 60-64 civarında ökaliptol ( 1,8-sineol), % 8.2 kafur ve % 5’in altında tuyon türevleri taşımaktadır.
Etli ve kullanışı: ağız ve boğaz mukozasında antiflojistik etkilidir; ayrıca antihidrotik, astrenjan ve sekresyon düzenleyici etkileri ile uçucu yağından dolayı antibakteriyel, antifungal ve antiviral etkileri bulunmaktadır. Ağız ve boğaz mukozası rahatsızlıklarında gargara olarak; soğuk algınlığı rahatsızlıklarında ve ayrıca dispeptik rahatsızlıklarda kullanılır.
Dozaj: 4-6 gr/gün
Çay: Günde birçok defa 1 çay fincanı
Hazırlanışı: 1 çay kaşığı (1.3 gr) drog 1 çay fincanı kaynar su içinde ağzı kapatılarak 5-10 dakika bekletilir, süzülür.
Gargara hazırlanışı: 2.5 gr yaprak üzerine kaynar su ilave edilir, kapağı kapatılarak 10-15 dakika bekletilir, süzülerek ağız ve boğaz gargarası yapılır. Gargara ayrıca, 100 ml üzerine 2-3 damla uçucu yağ damlatılarak da hazırlanabilir.
Kombinasyonları: Timol veya timol taşıyan ya da mentol veya mentol taşıyan uçucu yağlarla kombine gargaraları ve boğaz pastilleri bulunmaktadır.
Yan etkileri, geçimsizlikleri, kontrendikasyonları: Bir kerede 15 gr dozun aşıldığı hallerde taşikardi, sıcaklık hissi, kramp ve denge bozuklukları yapabilmektedir.
Katıştırma: Türkiye’de adaçayı olarak diğer Salvia türleri yanı sıra Sideritis ve Stachys türleri de kullanılmaktadır. Dorystoechas hastata bitkisi de çalba çayı adıyla tüketilmektedir

Kaynak: Bursa Eczacı Odası.